Samsun ve Türkiye günlerdir ayakta.
Atatürk sevgisi, öyle basit bir şey değil.
Ata'nın Anıtı'na yapılan saldırı ise 'sadece bir heykele saldırı hiç değil'.
O Atatürk Anıtı, Türkiye'nin onuru.
Kurtuluş kentinin kıvılcımlarının yakıldığı Samsun'un gururu.
Cumhuriyet'in simgesidir.
O anıt bizlere emanettir.
Atamızın nöbetindeyiz diye paylaştığım tweetime son baktığımda Türkiye'deki Ata sevgisini görünce ben de şaşırdım.
Son olarak görüntülenme sayısı 300 bini aştıydı.
Dünyanın her tarafından, yüreği Atatürk sevgisiyle dolu, önderimizin devrim ve inkılaplarına bağlı yurttaşların mesajları geldi.
Ne görüldü biliyor musunuz aslında bu olayla birlikte.
Kimse Cumhuriyet'in değerleriyle oynamasın.
Onun kurucusu Önder Atatürk'e el uzatmasın.
Bu menfur saldırıyı gerçekleştirenler de gördü ki; Atatürk sevgisi, Cumhuriyet'in değerleri çok ama çok önemli bu millet için.
Bizim hep korktuğumuz şu oldu ve iki gündür de bunu dile getiriyoruz.
Ya o anıt yıkılsaydı ne olurdu?.
İşte mesele bu.
Gerçekten tepkiler çok farklı olabilirdi.
Provokasyona dönebilirdi.
Allah korudu ve böyle bir şey yaşanmadı.
Ancak es geçmemiz gereken bir konu var ki bu daha önemli.
Bu olayı gerçekleştiren saldırganların, olay sonrası bile pişman olmadıklarını söylemesi çok düşündürücü.
Birilerine mesaj mı yolladılar, yoksa provokasyon fikirlerini sürdürmek için 'bu sözleri mi söylediler', hepsinin bir arada değerlendirilmesi gerekir.
Halen sosyal medyada bu kişileri destekleyici mesajların atıldığını görüyoruz.
Çok ürkütücü.
Bazen aklıma gelmiyor değil.
Acaba birileri mi kaşıyor?
Kaşıyorsa onlar kim?.
Neyi amaçlıyor?..
Bu kişiler durup dururken, kandil günü sabahı nereden akıllarına geldi böyle bir çirkin saldırı.
Amca olan yeğenini kendisinin ikna ettiğini söylediğine göre, daha önceden bu konuyu düşünmüş, planlamış olmalı.
Arkalarında birileri var mı diye soran çok.
Polis bu konuyu derinlemesine araştırıyor olmalı.
Benim şahsi fikrim kesinlikle 'iki kişinin hadi gel Atatürk heykelini bu sabah yıkalım' diyeceği bir olay olamaz diye düşünüyorum.
Onlar böyle bir olayın sonuçlarını kestiremeyecek kişiler mi?.
Bu kin, bu nefret Atatürk'e karşı sevgisizliğin kaynağı ne?.
Nasıl bir ortamda yetişmişler ki; anıtından bile böylesine nefret ediyorlar.
Kimlerle oturup kimlerle gezerler.
Nasıl bir yapılanmanın içindeler?.
Bunların hepsi yanıt bekleyen sorular.
Samsun, dolayısıyla Türkiye bu olayı çok ucuz atlatmıştır.
Samsun'un en üst yöneticisinden, güvenlik güçlerine, Yargı mensuplarına kadar herkes görevini yapmıştır.
Basın mensupları da 'sağduyu ile' olaylara yaklaşmıştır.
Siyasiler de aynı şekilde.
Şimdi yapılması gereken, Atatürk Anıtı'nda gerekli tedbirlerin alınmasıdır.
Pişman değilim diyen saldırganlar şu an cezaevinde ancak, onların yalnız olduğunu düşünmek, arkalarında kimsenin olmadığı varsayımından hareket etmek, deyim yerindeyse;
Saflık ve fazla iyi niyetlilik olur.
Samsunluları da sağduyulu davrandıkları için gerçekten kutlamak gerekir.
Sabırla, güvenlik güçlerinden ve yargının çalışmalarını beklediler ve sadece Atatürk Anıtı'nda nöbet tutarak, "Biz buradayız mesajı verdiler".
Olumsuz çağrılar yapmadılar, hepsi provokasyon olabilir dikkat dediler.
İşte Önder Atatürk'ün geleceğimizi emanet ettiği gençliği böylesine de 'sağduyulu'.
Peki bundan sonraki süreç nasıl işleyecek.
Bildiğim kadarıyla bir çok avukat bu davaya müdahil olacak.
ADD zaten müdahil olacağını açıkladı.
Çünkü yapılan bu alçak saldırı 'Sadece Atatürk'ün manevi şahsiyetine saldırı' kapsamında görülemez, eksik kalır.
Tutuklanma gerekçesi 5816 sayılı Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun kapsamında olsa da; bu tedbir amaçlıdır diye tahmin ediyorum.
Çünkü halkı kin, nefret ve düşmanlığa sürükleyecek eylem kapsamında da değerlendirilmelidir.
Ayrıca kamu malına zarar vermek ve milli ve manevi değerlere alenen saldırıda bulunmak;
Hatta araçla girilmesi yasak yerlere tehlikeli giriş ve çıkış yapmak gibi bir çok suç oluşturucu nedenler sayabiliriz.
Provokasyona yol açabilecek, toplum içinde ayrımcılıklara neden olabilecek bir saldırıdır yapılan.
Hukukçular bu konuları daha farklı yönlerden değerlendireceklerdir elbette.
Ama yaşananlar, 'Atatürk'ün anıtı yıkılmadı' nasılsa diye bakılmamalı.
Bu soruşturma kapsamında ya yıkmayı başarsalardı ne olurdu, o sorunun yanıtı aranmalı.
O nedenle 'yaşananlardan herkes kendi üzerine düşen' dersi çıkarmalı.
Hele ki her ikisinin de sabıkalı kişiler olduğunu düşününce, 'Bunları kim kullandı' bu ders daha da önem taşıyor.
Atatürk Anıtı’nın önünde nöbet sürüyor